Allah’ın ayetlerinden gafil olan tamamiyle nefsinin eline geçmiş kişiye İslam’da sapıtmış ya da sapık denir.Bu kişiler yer yer ben tanrıyım edasıyla yeryüzünde dolaşır.Yer yer akılsızca saçmayıp dururlar.Bazen de birbirlerinin köpekliğini yaparlar.
Nefs çirkin olan her şeyden hoşlanır eşcinsellikte buna mensuptur.O yüzden insanların eşcinsel olmasının nedeni kendi nefislerine kulluk etmelerinden kaynaklanır.Eşcinselliğin nedeni budur.Hiç bir gerçekten Müslüman olup sonra Müslüman olabilir mi?İki zıttın aynı bedende ne işi var.Eşcinsellik sapıklığın yalnızca bir yönüdür.Eğer kişi maddi olan ve arkasında güzel bir mana barındırmayan şeye kopamayacak şekilde sarılırsa buda sapıklığa delalettir.
Bir insan bütün değerlerini paraya satabiliyorsa zaten sattığı şeylere sahip değildir.Gerçekten imana sahip olan birisinin önüne dağ kadar altın koysalar karşılığında imanını isteseler o bu değişime girmezdi.Lakin öyle adam az bulunur.Bunu maddeye tutulmuş birine versen o anda aklının kaybederdi.Gözü ve kalbide altından başka hiç bir şey görmezdi ve onlara bakıp bakıp nefsinin sarhoşluğunda yüzerdi.Nefsi de ona şunları fısıldardı:”Senden büyüğü yok, sen sanki hiç ölmeyeceksin” o sapıtmış insanda aklını kaybettiği için bunlara inanırdır.Aklı olmayan bir varlık nasıl mantık yürütebilir? Aklını kaybetmiş birine sen hiç ölmeyeceksin desen bunu yorumlayabilir mi? Zaten duymak istediği şeyde o. Halbuki o an aklı yerinde olsa:”saçmalama kim bu dünyaya kazık çakmış toprağın seni bir gün içine alacağı bir gerçek değimli, bu kaçınılmayacak olan son” derdi.
Sapıtmışlığın başka bir alameti de: Halkın kendisi hakkında ne söylediğini Allah’ın kendisi hakkında ne söyleyebileceğinden daha fazla önemsemesidir.O tür insanların Allah’ı da umudu da başkalarıdır. Yaptıklarında Allah ne der diye düşünmez.Komşuları, tanıdıkları ne der diye düşünür.Varsa yoksa düşüncesi başkalarıdır.Dinide bir saatlik bir eğilme kalkma olarak kabul ederler.Halleri konuşan papağanlara benzer. Bütün hayatı boyunca keleme-i şadet getirir ama bunun anlamının sorsan bilmez.Namazda okuduğu ayetlerin hiçbirinin anlamını bilmez.Dinin anlamına bulaşmadan uzaktan uzağa ezberlediğini tekrar eder.Anlamını öğrense dinin ne anlattığından hoşlanmayacağı çok açıktır.Bir insan yüz bin tane ilim kitabı okusa ama hiçbirinin anlamına sahip olmasa bir kere “la ilahe illallah” diyen adamın önüne geçemez. Eğer bu sözü söyleyen adam bu sözün manasına sahipse o yüzden kitap okuyan adamdan daha hayırlıdır.
Okumak anlamak içindir.Anlamadan okumak isteyen bir eve misafirliğe gidip oturmadan kalkıp kendi evinin yolunu tutmuş adama benzer.Bakar ki önünde sarp bir kayalık var uğraşmak istemez yine kendi bataklığına geri döner.Halbuki bilmez ki o sarp kayalığın arkasında yemyeşil bir vadi vardır.Vadiyi görmediği için o kayalığı aşmak ona zor gelir.O vadiden kopup gelen bir kuş yanında olsaydı o kuşun ona verdiği hevesle o kayalıklar ona aşk olurdu.O kuş iman kuşudur.İnsanı o vadiye götürür.İmana sahip olmayanda anlamadan görmeden kaçar durur.O kuşu çağırmak için bir iki parça ekmek atsaydı ya önüne? Yemek olmayan yere kuş niye konsun oda bir iki parça ekmek ara durur ama ekmeği kendi için değil o ekmeği atan için arar. Ekmek atmadan o kuş gelmez..O kuş beslenmedikçe o kayalıklar geçilmez.
Sapıklığa yaklaştıran başka bir alametse insanın çocuklarıdır.Gerçekte insan yapabildiği hiç bir şeyde kendi gücüni görmemelidir.Yerden bir taş alırken bile :”bu taşı benim almamı sağlayan kudreti bana her an veren Allah’tır” sırrına sahip olmalıdır.Bu insanın hayatında onlarca kapı açar.Kalpler Allah’ın elindedir bu yüzden Allah insanların duygularını bir hamurun şekillenmesi gibi oynayabilir.Bu gün yüzlerce kere şeytanlık postunu giymiş aklına onlarda fitne fesat gelen kişi yarın bir bakarsın sahibinin ayağına kıvrılan köpek gibi başı öne eğik kalbi teslim sana gelir.O yüzden bu dünyada insanları sabit olarak görmemeli.Hepside şeytanlarla dost iken yarın yunusun kavmi gibi tövbe kapısına dayanır o kapının arkasındakine kul köle olur.Hele bile gözyaşı varsa şeytanlar o kuldan kaçacak delik arar.O görüntü onları yüz kere yerin dibine sokar.Neyse konu dağılmasın.
İnsanın yaptıklarında kendi gücünü görmesi onu sapıklığa yaklaştırır.Böyle adamda çocuğuna bakıp bakıp böbürlenir.Çocuklarının iyi birisi olmasının Allah istediği için değil kendisi için ister.Bu ikisi arasındaki uçurum ancak sonsuzlukta birleşir.Çocuğu iyi birisi olsun ister ama çevresindekiler onu görsün falancanın oğlu falanca çok delikanlı çocuk desin diye ister.İşte insan burada güzel ahlakı bile kendi nefsi için kullanmak ister.Ancak Allah’ın kelamı orata teşrif etimi nefs ve bütün oyunları olduğu yere yıkılır kıpırdayamaz ve söz söyleyemez.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder