Herkes kapıldığı şeyin eseridir.Yalan yada gerçek.Kapıldığı duyguların bedene bürünmüş hali olur.Yalana kapılmış biri affedilebilir çünkü insanın kendine yaptıkları, kendisine döner. Ancak insan yalana kapılmışken onun esareti altına girer ve artık başkalarına zarar vermeden yaşayamaz olur.Acaba böyle bir zorunluluğun altına gireceğini bilseydi bu kadar akılsızca bir davranış yapar mıydı zaten insan aklını hiç kullanmaz.Çok azı müstesna zaten akıl hiçbir zaman bir yol belirleyemez insan sığ suda çırpınır bi el gelir onu iki denizden birine artar.Ne zaman gelir ne zaman atar bilinmez belki atmadan önce biraz okşar.Ancak konu o değil.O elin seni denize atmasındaki neden senin çırpınışlarındır.Yalana ya da gerçeğe o sığ suda çırpınmayan hiçbir balık yoktur.Çünkü balık o sığ su için yaratılmamıştır o sığ suda zar zor nefes alarak kurtulmak ister.
Akıl ve görüş herkese eşit verilmemiştir ama doğruyu idrak edebilme yeteneği herkese verilmiştir.Bu yüzden hiçbir bahane insanı yaptıklarından kurtaramaz.Düşmanı bahane ederek düşmanla dost olmak çoğu akılsızın yaptığı şeydir bunlara güzel olan hoş görünmemiştir ancak bu gün çirkin görünen şey yarın sana aşk olur.Tabi ancak buna inananlar bunun için savaşırlar.Geri kalanı bu konuya en ufak bir inançları dahi yoktur.Gördükleri ve duydukları onları yanılmıştır.Onlarda bu yanlışın verdiği hazla güzel olan bütün duyguları kalplerinden kazımışlardır daha sonra o kalbin üzerine serpilen günahlarla bazen öyle sarhoş olurla ki gerçek aşktan bir söz duysalar diyecekleri tek şey: “ilginç” olur.Öylesine rüyalar alemine dalarlar ki artık dünyada var olan ve olması gereken tek şeyin çirkinlik olduğuna inanırlar.Ancak bu inanış sözlerle değil kalbendir.İşte insan böyle böyle giderek uykuya dalar.
Ancak Allah kullarının bu şekilde uyumasına müsaade etmez, eğer ki kalbinde zerre kadar güzellikten bi nasip olan kulu çirkinliğe her boğuluşunda onun elinde tutar.başına bir bela musallat eder yahut sebepsiz yere kalbindeki imanı arttırır yahut imanlı birisinin muhabbetini dinlemeye sebep kılar.Eğer bu uykuya dalan kişi tamamıyla bu çirkinliğin esiriyle ona da hesaba çekileceği günün azabını hatırlatmak ve bundan kurtarmak için ahrette göreceği gazabın bi kısmını tattırır ve bu istisnasız herkes için geçerlidir.Lakin Allah aşktır peki aşk nedir?Aşk koca denizin bi damla sudaki berraklığı görünce kendisini unutmasıdır.Allah’ta kuluna böyle yaklaşır eğer kulu aşktan tek bir söz ya da tek bir hareket yaparsa Allah onu yanına çekmeye çalışır.Ancak her kalp aşkı yansıtabilir bu bir anlık bir şeydir sonra tekrar karanlığa gömülür böyle şeyler pek önemli değildir o kişi sadece gerçek aşıktan gelen sözlerin hayranlığına kapılmış olur, asıl işi yapan kendisi değil feyz aldığı kişidir.
Bir diğer olay ise bir bela işlenen günah ile bağlantılı olabilir.Kişi burada nerede yanıldığını anlamalıdır.Anlayacak idraki yoksa Salih imanı olan birisiyle görüşmelidir ancak görüştüğü bundan pek bir şey çıkartamayabilir çünkü Salih insanlar sözlere değil manaya bakar o yüzden zatın yaptığı yanlışı Salih adamın yanında yapması yahut o zamanlarda nefsinin ona oynadığı oyunları anlatması gerekir.
Belanın günahla ilgili olmazı zatın işini kolaylaştırır.Eğer imanı zayıf insan din hakkında yanlış laflar söylüyorsa ağzıyla ilgili bir hastalık çıkabilir.O zat o zaman anlamadan hangi sözleri sarf ettiğini düşünmesi gerekir.Yakut çocuğuyla çok fazla gurur duyan kendi çocuğunu met eden birisinin çocuğunda doğuştan bir hastalık yada sonradan olan bir bela, musibet olabilir.Bir insanın kendi çocuğunu övmesi, ona baktıkça nefsinin kabarması küçük şirke delalettir.Unutulmamalıdır ki çocuklar Allah’ın emanetidir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder