İnsan-ı kamilin öfkesi ve rahatlığı kendinden değildi.O bir şeye kızarsa Allah ile kızar. Seveler Allah’la sever.En ufak bir gülümsemesinde bile Allah’ın varlığı vardır.O tebessüm bile bir şeye yarar. İnsan-ı kamil aşk sarhoşu olduğu zaman o aralıkta yaptıklarından dolayı şüpheye düşmez.İyi mi yoksa kötümü şeyler yaptığını düşünmez.Çünkü o zat kendini Allah’a teslim etmiştir.O yüzden yaptıklarını Allah yaptırır. Söylediklerini Allah söyletir.Kendini tamamiyle Allah’a bıraktığı için başka bir akla bürünür.Cümleleri kurarken sanki kendi aklını kullanmaz.Herkes onu seyrederken oda herkes gibi kendini seyreder.O an bir taş atsa o taşla birinin kafasını yaralasa ben yapmadım Allah yaptı der.Dua etse duası kabul olur.Kim ona vurursa Allah’a vurmuş gibi olur ve Allah kendisini korumaktan aciz değildir.
İnsan-ı kamil bir insanın ulaşabileceği son noktadır.Yok olmaktan kasıt budur.İnsanın benliğini Allah’a teslim etmesinidir ve çeşitli kademelerle bu teslimiyetin samimi olduğuna Allah’ı ve kendisini razı etmesidir.İnsan razı olmuş ve razı olunmuş olarak Allah’ın merhametine kavuşur. İnsan-ı kamilin nefsi artık Allah’ın elindedir ve Allah o nefsi artık bırakmaz o zatı tekrar nefsiyle mücadele ettirmez.Bütün dünya üzerine gelse bile o zatın imanına dokunamaz.O zat bundan korkmaz ölüme yakın olduğuna sevinir.Kendi imanı uğruna öleceğine sevinir.
İnsan-ı kamil için madde değersizdir. Onun imanındaki tek bir zerre bile sayısız köşk değerindedir. Onun imanında ki bir zerre toprağa düşeydi bütün dünya altın olurdu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder